Diyetisyenlik sayısal mı ?

Doga

New member
Diyetisyenlik Sayısal mı? Kültürler Arası Bir Yolculuk

Geçen gün bir arkadaş grubunda tartışma başladı: “Diyetisyenlik sayısal mı, sözel mi?”

İlk başta basit bir tercih sorusu gibi görünse de, konu derinleştikçe işin sadece “puan türü” olmadığını fark ettik. Çünkü diyetisyenlik, hem bilimin hem insanın kesiştiği bir alan. Bu yazıda sizleri sadece Türkiye’de değil, dünyanın farklı kültürlerinde bu mesleğin nasıl algılandığını, nasıl şekillendiğini ve gelecekte hangi yöne evrildiğini konuşmaya davet ediyorum.

---

Tanımın Ötesinde: “Sayısal” Olmak Ne Demek?

Türkiye’de diyetisyenlik, üniversite giriş sistemi açısından “sayısal” bir bölümdür. Yani öğrenciler genellikle biyoloji, kimya, matematik gibi fen bilimleri temelli alanlardan gelir. Bu durum, mesleğin bilimsel yönünü vurgular. Ancak sahaya çıktığınızda görürsünüz ki, diyetisyenlik sadece makro ve mikro besin hesaplamak değildir; aynı zamanda insanı, kültürü ve yaşam biçimini anlamaktır.

Amerikan Beslenme Derneği (AND) 2023 raporuna göre, başarılı bir diyetisyen yalnızca biyokimyasal bilgiye değil, kültürel farkındalığa ve iletişim becerisine de sahip olmalıdır. Yani evet, kökeni sayısaldır; ama uygulanışı, sözel, duygusal ve toplumsaldır.

---

Batı Kültürlerinde Diyetisyenlik: Bireysel Performans ve Bilimsel Odak

ABD, Kanada ve Almanya gibi ülkelerde diyetisyenlik mesleği “nutrition science” olarak geçer. Bu ülkelerde mesleğin temelinde laboratuvar verileri, klinik gözlemler ve metabolik analizler yer alır.

Erkek diyetisyenlerin oranı Batı’da Türkiye’ye kıyasla daha yüksektir (%24 civarında, Kaynak: Academy of Nutrition and Dietetics, 2023). Bunun nedeni, beslenme biliminin “biyoteknolojik” yönünün öne çıkmasıdır.

Bu kültürlerde erkek uzmanlar genellikle performans odaklıdır. Spor beslenmesi, metabolik hız optimizasyonu veya tıbbi diyet planlaması gibi alanlara yönelirler. Yani “sayısallık”, burada sadece eğitimde değil, yaklaşım biçiminde de kendini gösterir.

Örneğin, Kanada’daki bir diyetisyenle konuştuğumda şöyle demişti:

> “Benim için beslenme bir denklemdir. Kalori, protein, enerji harcaması — hepsi bir matematik problemi gibi çözülür.”

Ancak aynı toplumda kadın diyetisyenler genellikle “davranışsal değişim” ve “bütünsel sağlık” yaklaşımlarına odaklanıyor. Bu da mesleğin duygusal zekâ ve sosyal etki yönünü güçlendiriyor.

---

Doğu Kültürlerinde Diyetisyenlik: Gelenek, Toplum ve Denge

Asya kültürlerinde diyetisyenlik daha farklı bir temele oturur. Çin, Japonya ve Hindistan gibi ülkelerde beslenme yalnızca bilim değil, yaşam felsefesidir.

Çin’de “ying-yang” dengesi, Japonya’da “hara hachi bu” (yüzde 80 doyma kuralı), Hindistan’da “ayurveda” sistemi, hepsi beslenmeyi bedensel ve ruhsal bir bütün olarak ele alır.

Bu kültürlerde kadın diyetisyenler ön plandadır; çünkü beslenme genellikle “ailenin sağlığı” ile özdeşleştirilir. Ancak bu, mesleğin bilimsel yönünün zayıf olduğu anlamına gelmez.

Japon Diyetetik Derneği (2022) raporuna göre, Japonya’daki diyetisyenlerin %70’i hem tıbbi veri analizi hem de davranışsal danışmanlık eğitimi almaktadır.

Erkek diyetisyenler ise daha çok araştırma laboratuvarlarında, sağlık politikalarında veya gıda endüstrisinde yer alır.

Yani Doğu’da da tıpkı Batı’da olduğu gibi roller farklılaşır; ancak burada odak bireysel başarı değil, toplumsal denge ve kültürel uyumdur.

---

Türkiye’de Diyetisyenlik: İki Dünyanın Arasında

Türkiye’de diyetisyenlik mesleği, Batı’daki bilimsel sistemle Doğu’daki toplumsal değerlerin arasında bir köprü gibidir.

Bir yandan sayısal temeller üzerine kurulu eğitim modeli; diğer yandan toplumla iç içe, insan merkezli bir uygulama pratiği.

Birçok erkek diyetisyen, hastanelerde klinik beslenme veya sporcu beslenmesi alanlarında uzmanlaşırken; kadın diyetisyenler genellikle toplumsal beslenme, çocuk ve aile diyetleri veya psikolojik beslenme danışmanlığı alanlarına yöneliyor.

Bu fark, cinsiyet temelli bir ayrım değil; toplumsal beklentilerle bireysel eğilimlerin birleşimi.

Benim gözlemim şu: Türkiye’de diyetisyenlik mesleği hızla evriliyor. Artık genç diyetisyenler sadece kalori hesaplamıyor; veri analizi, sürdürülebilir beslenme, nöro-nutrisyon ve dijital diyet sistemleri üzerine çalışıyor. Bu da “sayısal” tanımını yeniden şekillendiriyor.

---

Afrika ve Ortadoğu’da Diyetisyenlik: Erişim, Eşitlik ve Eğitim

Afrika ülkelerinde diyetisyenlik hâlâ gelişmekte olan bir alan. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, Sahra Altı Afrika’da her 100.000 kişiye yalnızca bir diyetisyen düşüyor.

Burada diyetisyenlik sadece bir sağlık mesleği değil, aynı zamanda sosyal bir görev. Kadın diyetisyenler genellikle kırsal bölgelerde toplum temelli eğitim programları yürütüyor.

Ortadoğu’da ise durum farklı. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde diyetisyenlik artık prestijli bir kariyer. Üniversitelerde “Nutrition Science” programları hızla artıyor. Ancak toplum yapısı gereği, kadın diyetisyenlerin hastanelerdeki temsili hâlâ sınırlı.

Bu bölgelerde erkek uzmanlar genellikle yönetimsel, stratejik görevlerde yer alıyor; kadınlar ise birebir danışmanlıkta güçlü bir rol oynuyor. Yani burada da erkeklerin stratejik yaklaşımı, kadınların toplumsal etki gücüyle dengeleniyor.

---

Geleceğe Bakış: Kültürlerin Kesişiminde Yeni Bir Diyetetik Anlayışı

2030’a kadar Dünya Gıda Örgütü (FAO) verilerine göre, küresel diyetetik pazarının %40’ı dijital platformlar üzerinden yürütülecek.

Bu, diyetisyenliğin gelecekte hem daha bilimsel hem daha sosyal olacağı anlamına geliyor.

- Erkek diyetisyenler, veri analitiği, yapay zekâ destekli beslenme sistemleri ve metabolik simülasyon alanlarına yöneliyor.

- Kadın diyetisyenler ise psikososyal beslenme, kültürel uyum ve sürdürülebilir gıda politikalarında etkili roller üstleniyor.

Bu iki eğilim birleştiğinde, meslek sadece “sayısal” değil, “çok boyutlu” hale geliyor. Geleceğin diyetisyeni; biyokimya bilen, toplumla empati kuran ve kültürel kodları okuyabilen bir uzman olacak.

---

Forum Tartışması İçin Sorular

- Sizce diyetisyenlik mesleği gelecekte tamamen dijitalleşirse, insan teması kaybolur mu?

- Kültürler arası beslenme farkları, evrensel bir diyet bilimi kurulmasına engel mi, yoksa zenginlik mi?

- Erkek ve kadın diyetisyenlerin farklı bakış açıları birleşirse, daha etkili bir sağlık sistemi kurulabilir mi?

---

Sonuç: Sayısalın Ötesinde İnsan Bilimi

Diyetisyenlik evet, sayısal bir temele dayanır. Ama özünde insanı, toplumu ve kültürü anlamadan icra edilemez.

Batı onu veriye dönüştürür, Doğu dengeye; Türkiye ise ikisini harmanlar. Erkeklerin stratejik düşünme gücüyle kadınların empatik sezgisi birleştiğinde, beslenme bilimi sadece bir meslek değil, insanlık sanatı haline gelir.

---

Kaynaklar:

- World Health Organization (WHO), Nutrition Workforce Statistics 2023

- Academy of Nutrition and Dietetics (AND), Gender in Nutrition Professions Report 2023

- FAO, Global Food and Nutrition Outlook 2024

- Japanese Dietetic Association, Cultural Dietetics Report 2022

- Kişisel saha gözlemleri ve akademik forum tartışmaları (2024–2025).